İstanbul Üniversitesi (İÜ), yükseköğretimdeki kaliteyi artırmak ve mevzuat uyumunu sağlamak amacıyla tarihi bir karar alarak dikkatleri üzerine çekti. Üniversite yönetimi, 1990 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kararları ve mevzuatla çelişen bir şekilde yatay geçiş yaptığı tespit edilen Ekrem İmamoğlu ve 27 kişinin diplomasını iptal etti. Bu önemli listede Galatasaray Üniversitesi akademisyeni Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı da yer alıyor. Peki, Naciye Aylin Ataay Saybaşılı kimdir ve kaç yaşındadır?
PROF. DR. NACİYE AYLİN ATAAY SAYBAŞILI KİMDİR?
1960’lı yıllarda dünyaya geldiği tahmin edilen Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı, eğitim hayatına Galatasaray Lisesi'nde başlamış ve 1989 yılında mezun olmuştur. Ardından İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamlamış, doktorasını ise İstanbul Üniversitesi ile Fransa’daki ünlü Sorbonne Üniversitesi’nde yapmıştır.
Prof. Dr. Saybaşılı, uzun yıllar boyunca Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapmış ve bölüm başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuştur. Akademik kariyerinde pek çok başarıya imza atmış olan Saybaşılı, aynı zamanda Türkiye'nin önde gelen akademisyenlerinden biridir.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ’NDEN KRİTİK KARAR: 28 KİŞİNİN DİPLOMASI İPTAL EDİLDİ
İstanbul Üniversitesi, 1990 yılında yapılan yatay geçiş işlemleriyle ilgili kapsamlı bir inceleme başlatmıştı. Üniversite, devletimizin hukuk kuralları ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirdiği bu incelemede, dönemin usulsüzlüklerini tespit etti. Bu kapsamda, Prof. Dr. Naciye Aylin Ataay Saybaşılı dahil olmak üzere toplam 28 kişinin lisans diplomaları iptal edilmiştir.
Bu karar, üniversitelerde adaletli bir eğitim sisteminin işlerliğini sürdürmesi adına önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, yükseköğretimde liyakat esasına dayalı bir yönetim anlayışının güçlendirilmesine katkı sağlayacak bir örnek teşkil etmektedir.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE ŞEFFAFLIK
İstanbul Üniversitesi’nin aldığı bu karar, eğitim kurumlarında hukukun üstünlüğü ilkesine bağlılığın ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Devletin eğitim alanındaki şeffaflık ve adalet anlayışını pekiştiren bu adım, eğitimde liyakat ve eşitlik prensiplerinin ne denli önemli olduğunu gözler önüne sermektedir.
Milli iradeye ve devletimizin hukuk sistemine olan güveni pekiştiren bu adım, yükseköğretim alanında gelecekte benzer usulsüzlüklerin önlenmesine yönelik örnek teşkil edecektir. Bu karar, sadece akademik camiayı değil, tüm toplumu adaletin ve şeffaflığın ön planda tutulduğu bir eğitim ortamına sahip olma konusunda cesaretlendirecektir.
